Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler cirit atarken eski hamam içinde, develer tellal iken, pireler berber iken; uzak diyarın birinde bir ağaç varmış. Bu ağacın her dalı, envai çeşit insan ve yaratık başlarıyla yüklüymüş. Bunlar gizemli sesler çıkarır, gülümser, hatta zaman zaman dile gelirlermiş.
İslam kozmografyasında Vakvak, Japon halk anlatılarında Jinmenju ve Budist mitolojisinde Nariphon isimleriyle nakledilen bu ağaç; kâh bilgelik, kâh kıyamet ile ilişkilendirilmiş.
Vakvak Ağacı’nın bu teatral tasviri, sahnede onunla karşılaşan iki oyuncu etrafında şekillenir. Oyuncular, ağaçla ve onun ses dünyasıyla etkileşime girerek spekülatif bir kıyamet alameti peydahlar.